1)
MOUCHETTE (ROBERT BRESSON, 1967) – HAYAT VAR
(REHA ERDEM, 2008)
Yeni Dalga Akımı’ndan önce, Robert Bresson’un bir kız çocuğunun hayata
dair inancını ve inançsızlığını
sorgulatan, sevgiyi bulmak ve hissetmek için gerekirse acı çekmeyi ve istismar
edilmeyi bile göze alan, hakikat ve hakikate ulaşmak için yönelimleri inceleyen
anlatısı olan filmin uyarlamasını Reha Erdem 2008 yılında Hayat Var ile başarısız
bir aktarma ile anlatılmayarak, “Bresson sinemasını anlamak için imgelere
takılmamak gerekir” diyen Andrei Tarkovsky’nin zıttı düşüncede ilerlemiş.
2)
CLOCKWORK ORANGE (STANLEY KUBRICK, 1971) – ÇİRKİN
DÜNYA (OSMAN F.SEDEN, 1974) – FUNNY
GAMES (MICHAEL HANEKE, 1997)
3)
LADRI DI BICICLETTE (VITTORIO DE SICA, 1958) – UMUT
(YILMAZ GÜNEY, 1970)
İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının en önemli
eserlerinden biri olarak sayılan Bisiklet Hırsızları filminden etkilenerek
Yılmaz Güney ve Şerif Gören’in çektiği Umut filmi, oldukça başarılı bir aktarma
olmuştur. At arabasının bisiklet uyarlaması olduğu varsayılarak, umut kavramı filmde
çarpıcı bir şekilde izleyiciye aktarılmıştır.
4)
REBECCA (ALFRED HITCHCOCK, 1940) – KISKANÇ KADIN
(OSMAN F.SEDEN, 1970)
Hitchcock’un kendi yöntemiyle, neredeyse
sıfır aksiyonla yaklaşık iki buçuk saat boyuna izleyiciyi gerdiği, histerik bir
kadın karakterle sıkışmışlık duygusunu ve iç çatışmaları oldukça başarılı
anlattığı Rebecca’nın, başarılı bir uyarlaması olan Kıskanç Kadın’da; özellikle
Çolpan İlhan’ın performansı göz doldurucudur. Senaryonun ne kadar dikkatli
hazırlandığı, filmdeki başarılı oyunculuk performansıyla görülmektedir.
5)
SUNSET BOULEVARD (BILLY WILDER, 1950) – BİR İNTİHAR
(METİN ERKSAN, 1973)
Ölümün yarattığı gizemin oldukça çarpıcı
bir şekilde ele alındığı ve yüzyılın en güçlü senaryolarından biri olarak kabul
edilen, aşk ve saplantı arasındaki ince bağı sanatına dokuyan Wilder’ın, 1950 yılında
yapmış olduğu filmin 1973 yılında Metin Erksan tarafından bir uyarlaması
yapılmıştır. Sahnelerin pek çoğu birer bir kopya niteliğinde olup, aşağıdaki etkileyici
diyalogla Sunset Bulvar’ına selamını vermiştir.
k:kimden ve neden kurtulmak istiyorsun?
e: kendimden, insanlardan ve nihayet senden.
k: peki, benden başka türlü kurtulamaz mısın?
e: hayır seni bırakamam, senden kaçmak artık imkansız... sen
benim hem katilim hem de yaşama kaynağımsın.
k: peki neden beni ortak ediyorsun intihar merasimine, kendin
tek başına sessizce yapamaz mısın?
e:...dünyayı arkamda gürültüyle bırakmak isterim... sonra sen
ölünceye kadar, seni görenler hep beni hatırlamalı. geride kalacak olan
hatıramın canlı simgesi sen olmalısın.
6)
SOME LIKE IT HOT (BILLY WILDER, 1959) – FISTIK GİBİ
(1964)
Bir gece kulübünde çalışarak hayatını kazanan
iki komedyenin başından geçen absürt olayların ele alındığı Some Like It Hot’da,
cinsiyet kavramı kara mizah olarak ele alınıp seyirciyi güldürürken düşündürmekte
iken; Sadri Alışık ve İzzet Günay gibi iki usta oyuncunun başrollerini
paylaştığı yerli versiyonun dönemin şartlarına göre oldukça başarılı bir
uyarlama olduğu görülmektedir. Cinsiyet kavramına farklı toplumların farklı
bakış açılarına sahip olduğu da, filmdeki ilginç diyaloglarla aktarılmaktadır.
7)
THE EXORCIST (WILLIAM FRIEDKIN, 1973) – ŞEYTAN (METİN
ERKSAN, 1974)
William Peter Bletty’nin gerçek bir hikayeden
alındığı iddia edilen The Exorcist, tüm zamanların en korkunç filmi olarak
tarihe geçmiş ve din üzerinden ciddi tartışmalar yaratmıştır. Film çekimleri
sırasında ölümlerin gerçekleşmesi üzerine, şeytan tarafından gerçekten de etki
altında olduklarını düşünen set ekibi içerisinde ciddi psikolojik
rahatsızlıklar da ardı ardına yayılmıştır. Bugün hala isminden sıklıkla söz
edilen The Exorcist’in, oldukça başarısız ve mesaj kaygısı göz ardı edilerek
çekilen Şeytan ise, adeta bir komedi filmi niteliğindedir.
8)
THE KID (CHARLIE CHAPLIN, 1921) – GARİP (MEDUH ÜN,
1986)
Charlie Chaplin’in yönettiği ve baş rolünü
oynadığı The Kid, oldukça ses getirmiş ve drama – müzikal bir şekilde bir çocuk
ile onu bulan ve babalığını üstlenen bir adamın hikayesini anlatmaktadır. Yerli
versiyonu olan Garip’te ise, Kemal Sunal oldukça başarılı bir performans
gösterip, seyirciyi hem hüzünlendirmiş hem de güldürmeyi başarmıştır.
9)
MOTHER INDIA (MEHBOOB KHAN, 1957) – TOPRAK ANA (MEMDUH
ÜN, 1973)
Kurnaz bir tefeciye karşı hayatta kalmak
için; canını, çocuklarını ve namusunu korumaya çalışan köylü bir kadının
trajedisinin anlatıldığı Mother India’nın başarılı bir uyarlaması 1973 yılında
yapılmıştır. Fatma Girik’in olağanüstü performansı, namus, açlık, annelik gibi
kavramların evrensel olduğunu göstermiştir.
10 CITY LIGHTS (CHARLIE CHAPLIN, 1931) – EN BÜYÜK
ŞABAN (KARTAL TİBET, 1983)
Yönetmenliğini ve başrolünü Charlie Chaplin’in
üstlendiği, komedi ve dramın iç içe geçtiği City Light’s da, aşk, dostluk,
dürüstlük, samimiyet, yardımlaşma gibi konular oldukça derin bir şekilde
işlenmiştir. Mizah ve dram aynı anda seyirciyi tuhaf duygular hissettirirken,
Kartal Tibet de, filmi başarılı bir şekilde Türk sinemasına uyarlamıştır.
Diyalogların bire bir alındığı film, müzikleriyle de seyirciye tam bir melodram
olarak sunulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder